10 Temmuz 2010 Cumartesi

Sarıkamış'ta yüzü Batı'ya dönük bir ailenin 1936 ile yoğunlaşan nüfus hareketlerine farklı bir açıdan bakış ve 1936'da bir aile; İkinci yazı

Kars Platosu, Sarıkamış'ta yüzü batıya dönük bir ailenin, fotoğrafta gördüğümüz en genç bireyinin 8 Temmuz 1936'da ilk çocuğu oldu. Evet! 75 yıl önce bir çocuk doğdu.

Eşi, hemen yanıbaşında fotoğrafta objektife bakmayan tek kişi olarak 8 Temmuz 1936 günü doğum yapacak annenin arkasında ayakta duruyor.

Evet! Dünyaya meydan okur gibi objektife bakmadan ayakta duruyor. Neden? Şundan! Annesini birkaç aylık iken, babasını birkaç yaşında olduğu sırada yitiren bu kişi düş kurduğu iki şeyi gerçekleştirdi.

BİR; 'Erzurum Muallim Mektebi'ni en ön sırada başarı ile tamamladı.

Aşağıda görülen fotoğrafta bir aile öyküsü var. Daha özü bu aile fotoğrafla bir öykü bırakmış geride. Bir kent, kasaba anısı bırakılmış. Her birey farklı an ve değişik zamanlar peşinde koşacakları sırada, kendilerine verilen rolü sahnelemeden önce bir araya gelmişler ve sonsuzluğa doğru yol aldıklarını da bilmeden resmedilmişler.

Değerli İzleyici,

Yanda, Nisan-Mayıs 1936'da Sarıkamış'ta çekilmiş fotoğrafta aynı yıl doğum yapacak hamile üç kadın var. İki yanlarda iki kız kardeş. Ortada gelin.

Ekonomik açıdan bal üretimi ile varsıl, bölge ve o tarih koşullarında 'aristokrat' bir aile. Ortada ağabey, toplam iki erkek; üç kız dört kardeşten oluşan (bu fotoğrafta kızlardan biri yok) çekirdek bir aile. Erkekler ortada merkezi odak oluştururken, kızlar yanlarda daireyi tamamlıyor ve aileye sınırlar çiziyor.

Bakış açımıza göre sol uçta oturan abla üçüncü çocuğunu.. Sağ uçta oturan, ilk fotoğraftan da tanıdığımız küçük kız kardeş, 8 Temmuz'da ilk çocuğunu dünyaya getirecek bu fotoğrafa göre.

Eşi, hemen yanıbaşında fotoğrafta objektife bakmayan tek kişi olarak 8 Temmuz 1936 günü doğum yapacak annenin arkasında ayakta duruyor.

Evet! Dünyaya meydan okur gibi objektife bakmadan ayakta duruyor. Neden? Şundan! Annesini birkaç aylık, babasını birkaç yaşında olduğu sırada yitiren bu kişi düş kurduğu iki şeyi gerçekleştirdi. BİR; 'Erzurum Muallim Mektebi'ni en ön sırada başarı ile tamamladı.

İKİ; O bölgenin ulaşılması en zor olan bu ailesinin en küçük kızı ile evlendi. Burada sırlı bir öykü var! Şöyle ki bu genç bayan, fotoğrafta objektife bakmayan bu genç adamı eş olarak, aile 'muhalefetine' karşın kendisi seçti.

Seçti, çünkü sevdi onu ve ona inandı. Harf Devrimi öncesi yirmili yıllarda bir sınıf arayla Bardız'da aynı okulda tanımışlardı birbirlerini.

Annesiz, babasız ve yoksul beş kardeşli bir ailenin okumuş tek ve en küçük oğlu Emrullah Bey bu fotoğrafta neden objektife bakmıyor... İşte bu kişi 8 Temmuz'da ilk çocuğunu dünyaya getirecek bayanın eşidir.

Otuzlu yılların ortalarında, bu iki genç evlenme sözü verdiler birbirlerine ve o gün bir adet 'beşibiryerde reşat altını' verdi genç bayan bu genç adama; 'gel beni ailemden iste, bu altını da masanın üstüne koy, gururlu insansın seni yoksul sanmasınlar,' dedi.

1935'de erkek tarafından hiç kimsenin olmadığı, kızın ailesinin düzenlediği tören ile sessizce evlendiler.

Fotoğrafta objektife bakmayan, (8 Temmuz 1936'da doğacak çocuğun babası olacak) genç adam, son dakikada sürpriz yaparak aileye girdi. (SÜRECEK)

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, 10 Temmuz 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder